7 Temmuz 2011 Perşembe

Kartal ve Kuzusu

        Her şeyin sahte ve gerçeğinin bulunduğu bir dünyada yaşıyorduk biz. Çok zorlaştırıyordu hayatımızı , acımasız yapıyordu  insanları.İlk baktığın da karar veremiyordun neyin ne kadar gerçek olduğuna.Kendini kandırmaktı sahtelikler de bir parça gerçeklik arayışı.Zaman kaybı, üzücü ve hayal kırıklığı oluyordu çocukları.Elle tutulur somutların  ' çin malı' nasıl varsa işte ,soyutluklarda da oluyordu 'çin malı'. O da ucuz oluyordu ,dayanıksız  ,basit ve terk edilmeye mahkum.
      İnsan sevmeye korkuyordu , birilerine güvenmeye.. Korku en güçlü duygu , sizi ondan kurtaran ise önemli oluveriyordu biranda hayatınızda.Bazı korkularımı yenmemi sağlayan iki kişiyi anlatıcam size.Farklı geldiler diğerlerinden yada yaşadıkları kolay - zor ne varsa ister istemez onlarla birlikte olduğum için de benim için özel oldular bir anda. Birisi en yakın arkadaşlarımdandı.Kod adı;kuzu.Diğeri de onun 'sevdiceği' kod adı 'kartal'. Nasıl tanışmışlar ,nasıl sevgili olmuşlar bunları anlatmayacağim.Kaç kere olduğunu unuttuğum kere dinledim kuzudan.Sadece masallarını anlatıcam bir kaç satırda...
     Kuzu çok naif biriydi.Hırçındı çoğu kez delicesine kıskanırdı sevdiceğini.Kolay kırılırdı.Telefonu şu kapaklı olanlardandı.Şiddetli kavgalar sonunda o kapak çat çat çat diye onlarca kez kapanırdı.İrkilir  ve galiba bu sefer bitti derdim.(üzüntüler ilişkileri güçlü tutan kolonlardır bir yerde.)Tabi bitmez bir kaç saatlik sinir harbinden sonra atlatılırdı herşey.Kuzu ,kartalın birçok hatasını yakalamıştı.Biraz güven sorunu vardı.Kaldı ki Kartal hatalarını bilir ve sayısız kez özür dilemişti.Aynı hataları yapmıcam demişti (ki şuana kadar yüzde sıfır hata maşallah ona :)) ve sözün de durmuştu.Kuzunun biraz inatçı,birazda kartalı kaybetme korkusundan dolayı olabiliyordu kavgaların nedeni.Ufak şeyleri birazcık büyütüyor,kartalın 'kız' olan sınıf arkadaşalarıyla ufak tefek sorunlar oluyordu.Bahsetmeyi unuttum kuzu ve kartal farklı okullarda olduğu için araya da hasret ve şuan ne yapıyor merakı da girince  beraberliklerini yürütmek biraz zor oluyordu.Kuzunun her sinirlenişte 'kartaaaaallll' diye o gür sesiyle  bağırmasından her ne kadar korksamda o ses tonunda bol bol sevgi ve elindekini yitirme kaygısı olduğunu biliyordum.
      Yeri gelmişken bahsedeyim Kuzunun çok güzel bir sesi vardı.Günün her vakti bülbül misali susmaz yanık yanık aşk kokan şarkılar söylerdi .Şarkılar bitince de durmadan kartalı anlatırdı.Bir dk bile ondan bahsetmeden geçmezdi.O,ailesi,arkadaşları ve gelecekleri.Sıkılmadan dinlerdim onu.Kitap gibiydi.Belli bir tema var (o ve kartal) istediğin zaman aç oku yaşadıklarını.
    Gelelim Kartala.Kuzudan uzaklar da uçuyordu.Biraz fazla rahat,kimseyi takmayan bir tipti.Kim ne demiş, ne yapmış ilgilenmez ;bir kaç arkadaşı ,okulu ve biricik kuzusuna en yakın ne zaman kavuşacağım hayalleriyle yaşardı.Böyle kendi halinde bir kartal olsada  başı beladan kurtulmazdı.Habersiz çekilen resimler ,ilgisi olmayan sınıf arkadaşları arasındaki sohbetler nasıl oluyorsa  gelip onun başına patlıyordu ,kuzu da bunu yakalıyor bir anda ortalık karışıyordu.Kuzu kıskançlık ve sinirle mantıklı düşünemiyordu çoğu zaman.Aslında mantık değil de daha çok olayları doğru yargılamakta ,sağlıklı karar vermekte zorlanıyor ve olayların sadece negatif yönünü görmekte ısrar eder gibi bir hal takınıyordu.Bu durum da iş bana düşüyor durmadan kartalı savunuyordum.Sonra kuzunun da söylediklerim aklına yatıyor ; sana el altından para mı veriyor kartal, hemen nasıl savunuyorsun diyerek gülerek sitem ediyordu.
     Kartal uçamıyordu kuzudan uzakta oralarda.Dayanamayıp sık sık geliyordu kuzunun yanına.Daha yanyanayken bir sonra ki buluşma için kalan gün,saat ,salise hesaplanıyordu.Kuzu tedirgindi.Birlikte sonsuza kadar kalmaları için daha uzun yıllar vardı.Hep böyle saat hesabıyla mı geçecekti o yıllar?Aşkları biter miydi? Yıpranırlar mıydı çok fazla?Hep teselli ederdim onu,sabırlı olmasını söylerdim.Kartalın doğum gününü yaptık mesela.Çok güzeldi ,çok eğlendik.Kartal sevdiğiyle yeni yaşına girmenin, çok istediği formaya kavuşmanın ( kuzu almıştı ona ) , onu sevdiğine inandığı dostlarının yanında oluşuyla adeta mutluluktan sarhoş olmuştu.Kuzu en ufacık bile aksilik istemiyordu ki herşey de istediği gibi kusursuz olmuştu.
     Böyle böyle derken yıllar yılları kovaladı.Kartal ve kuzu okullarını bitirdiler.Artık sonsuza kadar birlikte olmanın zamanı gelmişti.O arada geçen yıllarda aman aman büyük olaylar yaşanmadı.Çünkü ikisi de artık daha olgun ve birbirlerini çok daha iyi tanıyorlardı.Aşkları sessizdi ,sevgileri dilsiz.Sevmesini biliyordu onlar , oyüzden gitmeler kalmalar ,aradaki yollar etkilemiyordu onları.Haketmişlerdi kavuşmayı...Ve o gün gelip çattı.Kuzu karlar kadar beyaz bir gelinlik,sonu olmayan bir duvaktan hiç toplamadan öylece saldığı simsiyah saçlarıyla prensesleri kıskandıracak kadar güzel bir gelin olarak kartalın kolundaydı.Kartal kulaklarına kadar yayılan bir gülümseme ve siyah takım elbisesiyle kuzuyla mükemmel bir çift oluşturmuşlardı.Peşpeşe gelen 'evet' cevabı,alkışlar,havaya atılan gelin çiçeği ve sonu gelmeyen kahkahalar...Herkes mutluydu aileler,dostlar,...kartal,kuzu ve ben.Gökten üç elma düşsün biri kartal ve kuzunun ,biri bu yazıyı okuyanların biri de benim olsun.Çünkü o elma aşklarının ilk meyvesi  :)
      Peki bana gelince,ben  kim miyim? Kod adım; Mor Kelebek.Bu masalı yazmayı kendime borç bilen kişi.Çoğu yer gerçek ,çoğu yer hayal.Benim zihnimin döküntüleri.Herşey yalan bile olsa ,hatta en başta dediğim gibi 'çin malı' , gerçek olan tek şey aşk!
      Kuzu ile kartalın kusursuz aşkı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder