21 Kasım 2012 Çarşamba

Son Kez

 

   Ne vakitlerdi bilmiyorum.Yazdı galiba yada ilkbahar , olabilir mi ?Mevsimi değildi hissettiklerimin çünkü.Yeşil yapraklar vardı, çiçekler vardı, şu meşhur kelebekler  vardı, mis kokuyordu soluduğum hava, suyun tadı başkaydı.Oysa mevsim kıştı, sert vuruyordu ama acıtmıyordu.
   Başka bir tür, bu dünyaya ait olmayan bir acı.
   Duamdaydı, tüm dilek haklarımı  aynı şey için kullandım, hep içimdeydi.Yanımdakiler ne gördü, bir çocuk ağlamıştı sanki, birisi gamzelerini yaya yaya sırıtmıştı , sen hangi şarkıyı mırıldanmıştın, biri kahve fincanını kırmıştı, domatescinin arabası devrilmişti.Çok silik, anımsayamıyorum .
   Ruhum da ki boşluklar dolmuş gibiydi.Aşkın işine bak dedim, sonra döndüm kendi içime baktım.

    Aynı yıldıza baktık biliyorum.
Evren büyülü, her şey de sihir var.Buna inanıyorum.Şeytanları kovalıyorum.Günahtan uzak duruyorum.Ben hep hayal kuruyorum.Gelmeyecek insanları bekliyorum.Barışlar diliyorum nicesini diliyorum.
    Ruh güzel ve derin olanı sever.
    Güzeli seviyorum sonu olmayanı.
    Bak artık ağlamıyorum.Şarkılar da hiçbir şey hissetmiyorum.Uyuştu bedenim, tüm hislerim.
    Dökülen gözyaşlarımı,göz pınarlarıma geri dikemem çünkü.Ben bilmiyorum unutmayı,kızmayı beceremiyorum.Yazmayı bile unutmuşum.Cümle kurmak zor gelir olmuş.Sözcükleri geri çağırmak için geç mi kaldım.Kaç ay olmuş?Denemeye çalışıyorum işte, bi çare...
   Rüzgarlarla konuşmayı da bıraktım.Ne fark eder ki? Önceden de dinlemiyordu zaten beni.Çaresizce ben mi zorluyordum onu? İçi sızlamıştır belki beni görünce? Oturup dinlerdi gecenin hatırına,ismimi kendine yakın bulurdu.Aynı anlama gelen iki sözcük rüzgar ve meltem.Ama o başkaydı.Adına layık.
   Ben ne esmeyi bildim, ne esintiyi.

   Şimdi son kadehi kaldırıyorum.Son kez sağlığına içiyorum.Son kez rüzgarı derdimi dinlemeye çağırıyorum.Son kez matemini tutuyorum.Son kez diyorum.Tutabileceğime inanamadığım bir söz daha veriyorum.Bu gemi batsın istiyorum,sönsün ışıkları, sussun sessizlik,unutulmuş olsun ,boğulsun, artık yok olsun.
Ben artık kalbim ayağa kalksın istiyorum.
.
***

   Nedensiz eskilere takıldım gittim.Onlar başka evet eski olan ne varsa güzel.
Geçmişten gelen en özel olan.Rahatlatan ,anlamsız şekilde bir anda hislerine tercüman olan.Annemle dinlemeye doyamadıklarımızdan bir kaçı, yazarken dinlediklerim oldu.

ajda pekkan_ ya sonra
erol evgin_bir de bana sor
nesrin sipahi_sonhıçkırık
ayten alpman_söyle buldun mu?



30 Ağustos 2012 Perşembe

İçimden Böyle Geldi




Bazen bir mucize gerekir başlangıçları yazmak için.
Zordur çünkü, belki de en zorudur başlayabilmek.
Zorla toplanır kelimeler bir araya.
Kaçışan bir avuç karınca gibi olur, tüm hislerimi anlatan sözcükler.
Gel diye çağırırım ,gel anlat beni.
Gözlerim kapanmadan, son noktayı koymama izin ver diye yalvarabilirim ,utanmadan.
İnsan sıkıcı oluyor, geveze, kibirsiz oluyor anlatırken  kendini.
İki cümle kurabilmek için ,kelimelerle düşüp kalkıyor.
Kabullenemiyor sessizliği yazmak istiyor, kağıda, camın buğusuna, ahşap masalara, banklara, ağaç gövdelerine, duvarlara, kaldırımlara, kuma, vücuduna, gökyüzüne.
Her ne halt gelirse önüne.
Ölüyor çünkü, nefes alan almayan her şey ölüyor.
İz bırakmalı,bir çizik,ona ait bir yalan.
Sonsuza olan inanç biteli çok oldu.
Her şey herkes ölürken ,bir tek yaşam hayatta kalıyor.
Yaşam..
Kaç yaşında o bile bilmiyor.
Öznesiz,yüklemsiz cümleler kuruyor.
Kendi kendine yenilip diriliyor.
****


















Nefes alışımızın  bir anlamı olmalı.
Her sabah uyandığımız da ilk akla gelen ve  gülümseten şey
Uyanık olmayı anlamlı kılan
Umudu diri tutan
Günahsız olduğuna inandıran
Akreple yelkovana yüzüne tükürecek cesareti veren
Beni büyüten, beni yoran,canımı acıtan ,beni ağlatan
İnandıran, gülümseten.
Beni her zamankinden anlamlı kılan.
Beklemediğim bir anda mucize yaratan.
****
















Hiç bir şey unutulmaz, yok olmaz, her şey zamana kaydolur.
Eski şarkılar,kıyafetler,filmler tekrar moda olur.
Zamanın sandığından çıkar.
Göçmen kuşlar yuvalarına döner, gittiği yerden gelir her şey.
Gönderilmemiş her mektup sahibine elbet ulaşır.
Zaman tüm sorunları kendince çözen deli bir profesör sanırım.
Çözüyor ediyor da, bizim isteklerimize göre bir yolunu bulmuyor.

****
yazarken ne dinledim: beyaz gölge_mucize yarat

****
Hep de böyle olur:







29 Haziran 2012 Cuma

Boş Vermişliğin Esiri

     
                                     
   
         Boş vermişliğin esiri olmalı.
       Aniden yağmur bastırdı sırılsıklam oldun geç kaldın en olmadık yere,düştün kaldırımda herkes sana baktı,Starbucksta otururken kahveni üzerine döktün,telefonda kavga ettin durakta oturdun ağladın,yıllardır diyet yapıyorsun ama kilon hep aynı, telefonunu çorbaya düşürdün, mp3ün de ki şarkıları yanlışlıkla sildin,çikolatan bitti, kolyen koptu,ayakkabının topuğu kırıldı,gömleğinin düğmesi söküldü,filmin en heycanlı yerinde elektrikler kesildi,istediğin elbiseyi buldun ama bedeni yoktu, akbiline para koymayı unutmuşsun otobüste millete yalvardın,iddaa kupanın tek maçla yattı, evi su bastı, annen yine dağınıklığına kızdı,yemeği yaktın,faturaları yatırmayı unuttun,küpen kayboldu,lensin yere düştü bulamadın,süt içtin dudağın iz oldu,puding tenceresini parmağınla sıyırmaya fırsatın olmadı,dudağında uçuk çıktı; yok hayır o bir sivilce,eve gelen misafirin haylaz çocugu favori yazarının kitabını yırttı. Ne olmuş yani?


Canım fettucini alfredo istiyor!
Hava sıcak sinir yapıyor.
Kum torbası olsa da yumruklasam, zaten herkese de oğlum bak git diyesim var.
Tvde bi bok yok.
Oturma odasının ortasına bir havuz istiyorum.
Tüm sivrisinekler ölsün istiyorum.
Herkes Arifin manchestere attığı golü izlesin istiyorum.
Sonra nutellalı ekmeğimi düşürdüm çikolatalı kısmı zemine geldi.
Ayağımı koltuğun kenarına vurdum zonkluyor.
Serdar Ortaç yine yine yine  yaz için albüm yapmış.
Bütün favori dizilerim bitmiş.
Fatma gülün suçu ne, ne? derken tek bölüm izleyemeden dizi bitmiş , Fatma gülün de suçu yokmuş.
Kenan Işıkta hala o yarışmadaki insanlara tahammül ediyor.
İzdivaç programların da Adele 'someone like you' çalıyor.
Bütün mağazalar kalabalık ,kabinler leş gibi kokuyor.
Dondurmama sinek düştü ,klima yüzünden boynum tutuldu.
Yine kitapçıdan kitap aldım parasiz kaldım,
Boğazda trafik var.
Millet çıldırmış,herkes atarlı. Ne yapayım?


    
     Bir boşvermeyi öğrenemedik olan o sanırım.Büyümeyi  beceremedik ama küçük şeyleri hep büyüttük.Geçti geçti bir sürü zamanlar geçti.Çok fazla günler geçti bizden geçti.Güneş hep yeni bir gün getirdi.Hep aynı duaları ettik.Her gün birileri öldü tanımadığım, birileri doğdu şu sıralar, yeni bir can nefes alıyor.
Umut dediğimiz şey doymak bilmeyen bir obur çıktı ,geç anladık.
     Kim acınası, kim acıtılası? 
Hala bilmiyorum.Saçma sapan bir sürü soru,belirsizliklerle dolu ipuçlarıyla, bir labirentten çıkma telaşıyla koşturup durduk.Labirentten çıktığımızda yine aynı şey olucak.
     Sayısız gemi demir alıcak, ben sabah derin uykumdayken sessizce yola koyulacak.
Haberim olsaydı gelirdim.
Gemilerin hangisindesin bilmesem de,bağırırdım. 
'Sen benim yalnızlığımsın, hiç yanımda olmadığın' diye diye gırtlağımı parçalardım.
Yine duymazdın bilirim, üstelik. En başta ne dedik, boş vermeyi öğrenmeli. Benden,senden,onlardan kime ne? Zaman öyle pasaklı ki, bizi kirli mezarlara gömecek.
İstesekte, istemesekte.
     Belki sonsuzluğa gitmeden önce dünya tertemiz olur, olduğu gibi olur, isyan etmeyiz, memnun kalırız.Belki nescafe 3ü bir arada daha az şekerli gelir bana, kolay içebilirim.Uçurtma uçururuz büyük küçük demeden.Pencerelerin kenarlarına ekmek ufalarız, bir kaç kuş arkadaşımız olur.
Dağınık odalar,sökük üzeri lekeli gömlekler moda olur ,belki..
Küçük şeylerdir ama mutluluk verir.
***
Uçurtma olalım istiyorum, rüzgarla kardeş, özgür, renkli (ben mor olurdum), sınır tanımayan, sevdiğinin iplerine kördüğüm olup bırakmayan, gökyüzünü mesken tutmuş ,uçan mutlu uçurtmalar.
***
Not:  "Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış." 
         pablo neruda

(Son zamanlarda duyduğum en iyi sözlerden,paylaşmak istedim (teşekkürler duygu:))



Yazarken ne dinledim ,tıkla;

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Sevmek ve Sevmek



















Söylenecek her şey bitmişse
Hayat  doldurulamayacak boşluklara dönüşmüşse
Güzel olan ne varsa onunla peşi sıra gitmişse
Çok sevdiği ahşap yelkenliyi ,mavi sulara gömmüş
Ardından o mavilere gözlerinden yağmurlar dökülmüşse
Patika  dedikleri; kilometreler boyu bitmeyen  yollar olurken
Sen kalmalara, mecbur kalmış
Kim bilir, belki gitmekten korkmuş
Bu yüzden aynı sokaklarda  pervasızca yürüyüp durmuşsan.
Dudaklarını her araladığında ,onun ismi düşmüşse ortalıklara ,bilinçsiz
İçi kahve dolu bir fincan , arada yaktığın tek tük sigara artık tutar olmuşsa elini
Kalbin bedenini terk etmiş, kapıldığı bir başka kalbin yolundan,bilmediği yollara düşerek sana kahpelik yapmışsa
İşlemediğin suçları üstlenmişsen zamanla
Yüzüne çarpan soğuk yel acaba onu da bir yerlerde üşütüyor mu diye düşünüyorsan
Sıcak bir tabak yemek tatsız, uyku anlamsız gelir olmuşsa
Resminin asılı olduğu duvara sarılıp,öper
Sevgisiyle ,nefretiyle karmakarışık olup
En sonunda özlemiyle sevişmekten yorgun düşmüşsen
Birden bire sinirlenip , yüzünü hatırladığın an köpüğü üflenmiş süt gibi sakinleşebiliyorsan aniden
Neden kayıtsızca bağlandım diye, bir kez olsun kendine sormamış
İçinde yaktığı ateş üşümüş, için hep titremiş
Hatıraların celladın olmuş , seni diri diri gömerken bir kez olsun 'imdat'  dememişsen
Ve aşk dedikleri o cani, bir fiil hissetirirken varlığını,
Yaşamdan koparmışsa seni an ve an.
.
..
...            
Çok sevmişsin dostum.
Sen en çok onu sevmeyi sevmişsin.
İmrenmeden edemedim
Sen ne de güzel sevmişsin.




21 Mayıs 2012 Pazartesi

Yaşadığını Hisset


             


              Yaşadığını hissetmek için koşmak gerek bazen.Bir sn bile durmadan,kaslarına acımadan, rekor kırmaya yemin etmiş bir atlet gibi durmadan koşmak.Alnından burcu burcu terler akmalı .Kalbin , bedeninden fırlayıp  gözyüzünde ki bir yıldızın tepesine konacak kadar atmalı, koltukaltı ter bezleri hiç olmadığı kadar fazla mesai yapmalı, ağızda ki kuruluktan önce akciğere hava yetiştirme telaşı sarmalı bedenini.Karın boşluğuna iğneler batıyormuş hissi oluşmalı.
              Dizlerin seni taşımaktan vazgeçtiğinde, sen de koşmaktan vazgeçersin.Bir anda yere atarsın kendini.Eve gidip, peş peşe dikeceğin soğuk su dolu bardakların hayalini kurarsın.İşte bunları düşündüğün anlar, hayatının en önemli anı olur.Etrafta değerli sanıp  üzüldüğün her şeyin , zerre kadar önemsiz olduğunu anlarsın.Sen varsın işte. Koştuğun o yolda sen vardın.Oksijen senin akciğerine nüfus etti.Sen diledin sadece kendin için diledin, her şeyin iyi olmasını.İlk defa belki de bencillik yaptın.Birileri yüzünden ağladığın için göz pınarlarından, düşünmekten harap ettiğin için kaçan uykularından,başkasına kızıp, acısını  çıkardığın o diğer insanlardan, ters cevaplar verdiğin annenden, asık suratla baktığın günün ilk ışıklarından, tadını almadan içtiğin çorbadan özür dilemenin vaktidir.
             Dudağını ısır ve diline gelen kanın tadını al.Gözlerini kocaman aç ve gör! Sen yaşıyorsun, o başkasına sarılıp uyusa da , en yakın bildiklerin yüzüne yalan söylese de, canından çok sevdiklerin toprakla bir olsa da ,düşünmekten  gece ile gündüzü birbirine karıştırıp zaman kavramını unutsan da yaşıyorsun.
             Kalbin,oksijen,dizlerin, koştuğun o yol hepsi senin.Bırak onun aşkı senin olmasın, bırak o yalan insanlar ellerini tutmasın.Ne çıkar?Senin tek sorunun yanlış şeyleri sevmek.Hatırlasana ne diyordu o çok sevdiğin  şiir de;

'İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin. Güneşi, ayı, yıldızları…Mesela kuzey yıldızı,senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin.'

          Gökyüzündekiler seni çok sevmiş,sevmekten korkmamış.Hangi çatının altına saklanırsan saklan kafanı çıkardığın an göz kırpmış.Çarşaf olup sarmış seni,hiç fark etmedin mi?
   Hiçte yalnız değilsin.
   Kalbin en içeride,gökyüzü üzerinde.
   Derin bir nefes al önce, sonra özür dile, içinden nasıl geldiyse. 
   Özür dile işte, istemeden birisini sevdiğin için ,bilmeden birilerini kırdığın için özür dile.


Bağlanmayacaksın (şiirin devamı için buraya bkz)

8 Mayıs 2012 Salı

Olmalı, bir yer olmalı

    Kendini kandıra bildiği kadar mutlu insan sanırım.Önemi yok hiç bir şeyin desem de , uykum kaçmışsa sabahın körün de ,demek hala  önemi var.Dün dünde kalmış, yıl yılda da, geçen sadece zaman olmuş belli ki.Çünkü hala aynı yerde duruyor yılda kaldığını sandıklarım.
    Gözden akan yaşta yok üstelik.Acı bir yumruk gibi.Bittiğini  sanıyordum, başladığımız yere geri dönmüşüz yeni görüyorum. Belli ki  ben hiç başlangıç çizgisinden  ayrılamamışım, oturup öylece kalmışım.Gidenlerin geldiğini görünce sevinmek boşunaymış, el sallama vakti tekrar gelmiş hepsi bu...Tur bindirme derdin de birileri.Kimsede anlamaz zaten, anlayamaz.Bu sefer gerçekten yalnızım, bu sefer gerçekten zor  her şey.Bu da geçecek elbet, yavaş yavaş olsa da, vurucu olsa da bitecek.Sadece hızlı olsun isterdim.Zaman bardakta ki su olsa, tek seferde pipetle çekebilseydim.Neyse sorun değil , geçecek..
     Bir yerin arayışındayım .Unutmak hemen oraya vardığın da mümkün olan bir yer.Pastel boya renklerin de , şeker kokan mis gibi bir yer.Alice'in Harikalar Diyarı gibi mesela.
     Nerede olduğunu bilmediğim bir yerin özlemini duyuyorum  sadece ve oraya gitmek istiyorum.Bu sefer ben de gitmek istiyorum.



11 Mart 2012 Pazar

Naçizane

     
        Bilmelisin ki bu kışı da eldivenim olmadan geçirdim.Ellerim hep ceplerimdeydi.Halimden memnundum.Çünkü baktığım eldivenlerden hiçbirini sevmedim.O yüzden de almadım.Önümüzde ki sezon çıkacak yeni eldiven çiftlerini bekliyorum.
        Bilmelisin ki bu ara kusursuz çemberler çizmeye çalışıyorum, hiç elimi kaldırmadan.Çok aptalca değil mi? Ama ben seviyorum.Düzgün çizmek , bir öncekinden daha iyi, daha iyi...Sonra bu çemberleri insan kafalarına dönüştürüyorum.Bir nevi karikatür gibi.Farklı tipler de onlarca surat, çizip karaladığım,buruşturup çöpe attığım.(Bir kaç tanesini sana benzettim, saklamadım ,kızarsın diye onları da attım.)
        Bilmelisin ki bu ara değişiklik arıyorum.İşe uykudan başladım.Farklı  saatler de yatıp ,farklı saatler de kalkıyorum.
 Çok fazla çay içer oldum.İnce belli de bazen 7, bazen 8,9...Kitap okumaya devam da, yazmayı bir süreliğine bıraktım.
 Daha sakin şeyler dinler oldum.İçinde yoğun, hareketli ritimler taşımayan müzikler.Sonra olips; mentol ve okaliptus aromalı bonbon şekerler var ya onlara sardım.Hep çekmecemde mevcut.Buz dolabım da da havuç.Olmuyor akşam yemeğinin yanında yoğurtlu havuç olmadan olmuyor.
Mart ayı da geldi, kedi etrafta çok, malum..
   Mutfakta takılıyorum bu ara.Yeni bir tane daha masamız oldu.Danone yoğurdun kabını yıkayıp kalemlik yaptım.Kalemleri ona koydum, kalemliği de masaya.Şöyle düşün tuzluk,şekerlik ve kalemlik yan yana.İki beyazın yanında renkli cisimler ,güzel oldu.
        Bilmelisin ki iyiyim.Her şey bildiğin gibi aslında.Yalnız havalar da bi ısınamadı.Camdan bakmak için kalktım az önce, şöyle çarşı ışıklarına göz gezdireyim dedim; ama ne mümkün.Camlar hep buhar olmuş.Bundan nefret ediyorum işte.Burnumuzu çeke çeke okula gitme günleri sona ersin.Güneşi özledim fazlasıyla.
       Şunu bilmelisin ki diye başka bir cümleye başlayacaktım ki , an itibariyle vazgeçtim.Zaten biliyorsun son söyleyeceklerimi,hep bildiğini...Geriye kalan bilmediklerini, artık bildiğine göre, ben yeni şeyler bilebilmek için bilmediğim şeyleri öğrenmeye gidebilirim.

3 Şubat 2012 Cuma

1yaşındasın artık!

  
    ahh sevgili...Seni açalı tam bir yıl olmuş, bugün doğum gününmüş.
    Dün gibi geliyor.Anne gibi hissetim kendimi.Gerçi her yazı ayrı benim için, çocuğum gibi.
    Nice yaşlara. nice yazılara,okuyuculara
    İyisin,hoşsun benim tarafımdan seviliyorsun.Bu da şarkımız olsun.



  

13 Ocak 2012 Cuma

Siperlerin Ardında

Yalnızlık güzelmiş anlıyorum , derin derin nefes aldığımda.
Yalnızlık büyütüyor beni, cesur yapıyor,gamsız yapıyor, adam gibi adam yapıyor yokluğunda.
Yalnızlık, anlamsız bir kayboluşum değil, içimde ki şeytan uçurtmalarını serbest bırakışım aslında.
Yüzleşemediğim ne kaldıysa hatıralarda
Teker teker sevişmek; güzel çirkin, eğri doğru, sahte gerçek ,umursamazca.
Önce öpmek hepsini küçük dokunuşlarla
Sonra sahiplenmek en gerçeği, en güzeli ve en doğruyu acımasızca.
Kaldırıp başını baksana bi bana?
Korkularımı azad ettim ben
Koy yere kulağını, dinle kaldırımları, yolları
Daya duvara kulağını , dinle bütün sokakları
Çığlık atıyorum çünkü ; avaz avaz bağırıyorum.
Bıkmıyorum ben, usanmıyorum.
Sağa sola savrulup giderken, eskimiş tek kişilik bi vagonda
Son duraktayım, bitti benim bütün yollarım..
Öylece durup beklerken
  -Başarmalısın
  -Başarmalısın!
   Hadi durma, yürü diyor ,yürü diyor yalnızlığım!

Haklı, biliyorum.
Cennetin kapısını durmadan çalsam ,açan olmaz.
Bu yüzden beni ölmek bile kurtarmaz!
İşte bende,
Görünmez siperlerimin ardında
Konuşuyorum yalnızca,  yalnızlığınla.