3 Ağustos 2011 Çarşamba

...you can't fly away electric bird

    Bi kaç gündür çok sıkılıyorum.Hava zaten sıcak.Dışarı çıkası gelmiyor insanın.En gidilebilecek yer alışveriş merkezleri ,o da serin ve kapalı alan diye.Pek çekici gelmiyor bana.Herşey ağustos ayının suçu.Sevmedim hiçbir zaman bu ayı,tatilin son ayıdır,eylüle ne kalır? Bir de sıcak tabi.Camdan  bile bakasın gelmez .Kedi gibi olursun uyuşuk ,miskin , ruh halin kırılgan ,hatta zaman zaman öylece boşluğa bakan kendi halinde bi insan.
    Dün, önce ki günlere göre daha çok sıkıldım.Önce yeni başladığım ve henüz 50.sayfasına geldiğim 'Afrikalı Leo' yu karıştırdım, olmadı.Oturup dizi izlemeli dedim 1 bölüm chuck izledim olmadı.Kalktım akşama puding ve tavukgöğsü tatlısı yaptım amma velakin  kablarını şöyle bi parmakla yalayasım varken ramazan dolayısıyla onu da yapamadım.Televizyonu açsam dedim (tv ki hiç sevmem) eski dizilerin tekrarları.Diziyi baştan izlemediğim için ortasından girmek anlamsız, türlü türlü programlar ,hele ki bir flash tv var .. neyse. Dream tv göstermiyordu ( ne olmuş bilmiyorum) mtv de birkaç birşey izledim sarmadı.Biraz haber  en iyisi dedim Emre Belözoğlu na gözaltı olmuş yine canım sıkıldı.Sonra Cnbce ile aramıza giren soğukluğu hissetim.En son ölüp bittiğim csı:ny izlicektim ki ,türkçe dublajla yayınlanıyordu.O nasıl bir hayal kırıklığıydı.Çirkin ama karizmatik sesli Mac 'in (Gary Sinise) sesini duyunca yüzüm sinirden al al olmuştu.Türkçe dublaj olayı hala devam ediyormu bilmiyorum , açtığımda finans haberleri vardı.Moralim bozuldu kapadım televizyonu.Yine kaldık internete diyip açtım laptopu.Facebooka az baktım ,oyun oynadım.Sonra müzikte tıngırdasın derken dosyalarımı karıştırıyordum ki uzun zamandır dinlemediğim bir şarkı gözüme çarptı , 'Sia-electric bird'. Hemen açtım.Melodiyi duyunca kendi kendime sırıttım ve ürperdim ; çünkü şarkıyı ilk şubat ayında yarıyıl tatilinde dinlemiştim.Şubat ayına geri döndüm.Son ses açıp ,kaloriferin dibinden camdan dışarı bakardım, o tane tane yağan kar tanelerine , evimizin az aşağısında başlayan yokuşta yürüyen insanlara.elimde limonlu yeşil çayımla.Arada camı açardım ,serin bir rüzgar yalardı yüzümü ,hınzır birkaç kar tanesi de yapışırdı saçıma ilk fırsatta.İçimi çektim.Ne güzel günlerdi serin serin .Gün içinde kaç kere dinlediğimi bilmeden hep dinledim tatil boyunca bu şarkıyı.(sia kendi şarkısını benim kadar dinlememiştir heralde)
   Havaya girip  arka arkaya eskilerden dinledim.Fark ettimde hepsinde aynı şey oldu.Geçmişte nasıl bir ruh haliyle yada nasıl zamanlar da dinlediysem şarkıları onlara büründüm teker teker.Unuttuklarımı hatırladım.Him dinledim mesela ne çok zaman olmuş 'poison girl' dinlemeyeli.Lisedeyken eve gidiş ve dönüşlerde hep listemdeydi.Eskileri kurcaladım durdum gün boyu.Dvd ye koyup bir kenara attıklarıma baktım.Neler çıktı ,ne şarkılar ne anılar.Sonra gördüm ki bütün can sıkıntım gitmiş ,yemek vakti gelmiş,eskiler kurcalanmış ve electric bird günümü kurtarmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder